Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı A'zam Ebu Hanife’nin
babası Numan bin Sabit, gençliğinde bir gün ark kenarında abdest alıyordu. Tam
abdest almaya başlayacağı zaman ark sularına kapılıp gelen bir elma gördü.
Elmayı nereden geldiğini ve haram veya helal olup olmadığını düşünmeden bir
defa ısırdı. O ana kadar elmanın ne olduğunu düşünmeyen Numan bin Sabit, hemen
hata ettiğini ve mutlaka elmanın sahibini bulup helal ettirmesini lazım
geldiğini düşündü. Abdestini alıp namazını eda ettikten sonra suyun geldiği
tarafa doğru gitmeye başladı. Elma elinde olduğu halde araya araya elmanın
düştüğü bahçeyi ve sahibini buldu.
Bahçenin sahibine meseleyi anlatıp elmayı yanlışlıkla
ısırdığını ve hakkını helal etmesini istedi. Numan bin Sabit’in bu hareketi,
elma sahibinin dikkatini çekmişti; hakkını helal edemeyeceğini, hakkını helal
etmesi için bazı şartları olduğunu söyledi. Nu'man Numan bin Sabit, ne isterse
yapacağını, yeter ki hakkını helal etmesini isteyip şartının ne olduğunu sordu.
Elma sahibi de, hakkını helal etmesi için iki sene bahçesinde çalışması lazım
geldiğini ve kendisine iki yıl hizmet etmesinin şart olduğunu söyleyince, Numan
bin Sabit “Ahirette ceza çekmektense bu dünyada bir şahsa iki sene hizmet etmek
daha iyidir” diye düşündü ve şartlarını kabul ettiğini söyledi.
Numan bin Sabit, bir elmayı yanlışlıkla ısırdığı için
elmanın sahibine iki sene hizmet etti ve adamın işinde canla başla çalıştı. İki
sene dolduktan sonra adama; zamanın dolduğunu ve artık hakkını helal etmesini
istediğini söyleyince, adam, “Yine helal etmiyorum, benim bir kızım var onunla
evlenirsen ancak o zaman helal ederim” dedi.
Numan bin Sabit, adamın bu şartını da kabul etti. Adam
yalnız kızının kusurlu olduğunu, elinin çolak, gözünün kör, ayağının topal,
başının kel, kulağının sağır olduğunu söyleyip, iyi düşünmesini ve sonra pişman
olmamasını söyledi. Numan bin Sabit, “Ahirette ceza çekmekten iyidir” deyip kızla
evlenmeyi de kabul etti.
Düğün yapıldı, nikâh kıyıldı, zifaf gecesi Numan bin Sabit’e
gelinin olduğu odayı gösterdiler. Numan bin Sabit, içeriye girip içerde
kendisine söylenen evsafta bir kızın bulunmadığını görünce bir yanlışlık
olduğunu zannederek hemen dışarı fırladı ve kayınpederine bir yanlışlık
olduğunu söyledi. Çünkü içerde kayınpederinin söylediğinin aksine her a’zası
yerinde genç ve güzel bir kız kendisini karşılamıştı.
Kayınpederi bir yanlışlık olmadığını söyleyerek meseleyi
şöyle anlattı: “Benim kızım kördür, daha harama bakmamıştır. Sağırdır, günah
söz dinlememiştir. Topaldır gayri meşru yolda yürümemiştir...”
Seneler geçip bu evlilikten İmam-ı Azam dünyaya geldi. Annesi
İmam-ı Azam'ı hocaya okuması için teslim etti. İleride İmam-ı Azam unvanına
kavuşan o zaman henüz üç yaşında bulunan Sabit. üç günde Kur'an-ı Kerîm'i
hatmettiği zaman annesi “Ah oğlum, baban o elmayı ısırmasa idi sen bir günde
hatmedecektin” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder