‘’Süper Baba'nın müziğini flütle çaldığımız günlerde çok
enteresan çocuklardık, Tsubasa izlerken çarpan kalbimiz, banyo sonrası
Bizimkiler dizisi... Hayatın seyrinde güzel bir yolculuktaydık, önce hüpleten
sonra gümleten felsefemiz, can sıkıntısının artan yoğunluğunda uhuyla
geçirdiğimiz zamanlar, amacımız basitti yani: Masumluk... Amma velakin çok
masumduk!’’
Mutsuz Çocuklar
Ülkesi. Ne güzel koymuş ismini yazar. Bence çok haklı. Bu zamanda hangi çocuk
mutlu, önüne dünyaları sersen neden buraya serdin de şuraya sermedin diye sorgular.
Ama eskiden öyle miydi? Bir çocuğun yanına gofretle gittin mi dünyalar onun
olurdu. Hadi gel ip atlayalım, maç yapalım, dokuz taş oynayalım dedin mi
havalara uçarak gelirdi yanına. Tsubasa, pokemon izleyelim dedin mi gözleri fal
taşı gibi açılırdı. Eskiden çocuklar mutlu olmayı biliyordu. Çünkü tablet yoktu
telefon yoktu ellerinde. Arkadaşlarıyla bir yana geldiklerinde sohbet etmekten zamanın
nasıl geçtiğini anlamıyorlardı. Ama şimdi herkesin gözü telefonda yanı başında
ki dostuyla değil de taa bilmem nerde arkadaşıyla mesajlaşmayı tercih ediyor.
İşte bu kitap
insanın düşlediği ama geri dönemediği geçmişini anlatıyor. Ve bana göre de bu
kitap insanın dönüm noktası olabilir. Çünkü okuyan kişiye ‘ Vay be eski günler
nasıl da güzelmiş, nasıl da mutluyduk’ dedirtecek ve de neden bu hale geldik
neden eski mutluluğumuz kalmadı diye insanı düşündürecek. Sizlere Özgür
Bacaksız’ın yazdığı bu kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. Hem eğlenerek hem de
düşünerek okuyacağınız bir kitap olması dileğiyle…
Neslihan Zehra KARABUL
10-B