Dünyamız barış,
huzur, mutluluk içinde olması gerekirken birçok çocuk farklı sebeplerden
annesiz, babasız hatta ailesiz kalıyor. Koskoca dünyaya, küçücük bedenleriyle
göğüs germeye çalışıyorlar. Her gün bir umutla yaşıyorlar. Annelerinin, babalarının
hayatta olmadıklarını bildikleri halde bir umut diyorlar. Bir an bile olsa
kokularını içine çekmek, sımsıkı sarılmak onların en büyük hayali oluyor.
Bir tarafta güç
gösterileri yapmak, bir şeyleri ispatlamak, insanları zorbalıkla ellerinin
altına almak için yapılan savaşlar, maddi istekleri için kalpleri körelmiş,
merhametsiz olmuş milletler; bir tarafta da vatanını korumak, kimseler vermemek
için yapılan mecburi savaşlar. Korkmuş, ne yapacaklarını pek kestiremeyen ama
yüreklerinde umut besleyen milletler ve orada kalmış, bir şeyden haberi
olmayan, hayatları bir anda değişen çocuklar…
İş bulamamaktan
bunalan, başını alıp giden veya bir iflasla maddi varlığını kaybedip sonrasında
tereddüt etmeden hayatla bağını koparan anne babalar… Bakılınca iki olayda da
farklı sebeplerden ötürü çocuklar yetim, öksüz kalmış. Ebeveynlerin düşünmeden
bir anlık gafletle yaptıkları bu hatalar hiçbir şeyden haberi olmayan masum
yavruların geleceklerine mal oluyor. Bilmezler ki hayatta en büyük varlık o
çocukların gülüşleri, mutlulukları ve onların sevgileridir.
Hiç ummadıkları bir
anda hayatları değişen çocuklarımız… Onlar bundan sonra annelerinin önüne
koyduğu yemeği sevmediği için geri çeviremeyecek. Sabah kalktığı zaman
mızmızlanacak bir anneleri olmayacak. Koltukta uyuyakaldığında kucağına alıp
yatağına götürecek bir babaları olmayacak. En önemlisi de tek başına kalsa dahi
benim arkamda beni seven, beni koruyup kollayan bir annem, babam var diyemeyecekler.
Bizlere düşen
mesuliyet de büyüktür. Onların karanlık dünyalarından çekip, almalıyız. Yalnız
olmadıklarını, yanlarında olduğumuzu hissettirmeliyiz. En büyük ihtiyaçları da
sevgi ve güven. Çünkü anne, babalarının boşluğu onları sevgisiz, güvensiz bir
hayata itti. Bu yüzden sevgimizi sonuna kadar hissettirmeli ve güvenlerini
kazanmalıyız.
Bazı şeylerin
farkında olmalıyız. Elimizdeki şeylerin kıymetini bilip, şükretmeliyiz. Aynı
zamanda da yetim olan, öksüz olan kardeşlerimizin yerine kendimizi koyup onları
hissettirmeliyiz, anlamalıyız. Onların karanlık dünyalarını elimizden
geldiğince aydınlatmalıyız. Belki annelerinin babalarının yerlerini tutamayız
ama sığınacak bir limanları olabiliriz.
Neslihan Zehra KARABUL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder