18 Haziran 2016 Cumartesi

SANA SORARIM BAYIM?

   İçimizde kelebeklerin uçuştuğu, yerimizde duramadığımız yıllardı… Birbirimiz için her türlü fedakarlığı göze aldığımız aylardı… El ele tutuştuğumuzda, sımsıkı sarıldığımızda ne bu dünyada ne de öbür dünyada asla ayrılmayacağımızı sandığımız günlerdi… Ama ne o yıllar ne o aylar ne de o günler kaldı. Sadece geriye kalan pişmanlıklar oldu bayım…
   
   Kim sanırdı ki mutlu son ile sonlanacağına inandığımız bu aşkı kendi ellerimizle mahvedeceğimizi. Sana sorarım bayım kim sanırdı? Sen sanır mıydın ya da ben? Aklımızın ucundan bile geçer miydi böyle olacağı?

   Gözlerimi kapıyorum, hayaller değil de gerçekler konuşuyor. Birlikte yaşadığımız o zamanlar konuşuyor. Benden senden hesap soruyorlar. Neden diyorlar, neden, böyle olmak zorunda mıydı diye soruyorlar. Aşkla bakan o bakışlarınız her biri yalanda mı ibaretti diye soruyorlar. Birbirinize sarıldığınızda o hissettiğiniz sevgiyi, güveni özlemiyor musunuz diye soruyorlar. Hepsine bizim için cevap verebiliyorum da bayım, bir soruya senin için cevap veremiyorum. Belki senin kollarında aşkla gözlerinin içine bakarken kolaylıkla cevap verebilirdim. Ama şimdi dilim varmıyor bayım varmıyor… Soruyorlar, birbirinizden ayrıldınız peki iki seven insan bu kadar uzun ayrılığı kabullenir mi? Hiç birbirinizi sevmediniz mi? diyorlar. Ben çok sevdim bayım o bakışını, o kokunu, o gamzen çıkararak bana koşup sarılmanı en çok da o saf kalbini… Peki sana sorarım bayım sen beni sevdin mi?

                                                                                                       Neslihan Zehra KARABUL